Ergenlik dönemine yeni girmiş genç kızlarda görülen ilk menstürasyon (regl) tıp dilinde ‘menarş’ olarak adlandırılmaktadır.
Menarş kelimesinin kökenine bakıldığında Yunanca’da ‘Ay’ anlamına gelen ‘Men’ ve ‘Başlangıç’ anlamına gelen ‘Arkhe’ kelimelerinin birleşiminden türetilmiş bir kelimedir. Ancak dilimizde yalnızca ilk reglden ‘menarş’ şeklinde bahsedilirken; tüm dönemde görülen regl sürecinden ‘aybaşı’ olarak bahsedilir.
Görülme yaşı her bireyde farklı zamanlarda olabilir. Ancak 16 yaşına geldiği halde halen daha ilk reglini olmamış kişilerde ‘geç menarş’ durumundan söz edilebilir. Bu gibi bir durumda bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanından yardım alarak neden bireyin hala regl olmadığının araştırılması gerekmektedir.
Menarş Nedir?
Kız çocuklarında artık çocukluk döneminin biterek ergenlik döneminin başladığını gösteren en önemli belirtilerden biri menarştır. Genel olarak 11 – 15 yaşlarında başlamaktadır. Yaş faktörü coğrafi olarak ve genetik etkenlere göre değişiklik gösterebilmektedir. Vücudun yağ oranının da reglin başlaması için önemi büyüktür. Bu değer vücut ağırlığının %20’si şeklinde olmalıdır. Bazı bireylerde menarşın henüz başlamamasının nedeni bu durum olabilir.
Ardından bu süreçte salgılanan östrojen ve progesteron hormonlarının etkisi ile kadınlık özellikleri giderek daha belirgin hale gelmektedir.
Menstrual Siklus (Adet – Regl Döngüsü)
Adet döngüsü kadınlarda menarş ile başlar ve her 28 günde bir tekrar eder. Menopoz olarak adlandırılan sürece kadar bu döngü devam etmektedir.
Tıpta normal kabul edilen siklus süreçlerinin 21 – 35 günde bir gerçekleşmesidir. Ancak menarş sonrası ilk 2 – 3 yıl adet düzensizliklerinin olması da normal kabul edilmektedir. İlerleyen süreçte adet döngüsünün düzenli olması beklenmektedir.
Menstrual Siklus Süreci
Adet döngüsü sanılanın aksine sadece adet kanamasının olduğu günler ile sınırlı değildir. Bir adetin başlangıç gününden diğer adetin başlangıcına kadar devam eden ve vücutta sürekli birtakım değişimlerin olduğu daha kapsamlı bir süreçtir.
Kadınlar anne karnında henüz 5 aylıkken 6-7 milyon kadar folikülü (yumurta hücresinin olgunlaşmamış hali) bulunur. Doğum sonrası bu sayı 1 – 2 milyona kadar düşmektedir.
Ergenlik dönemine gelindiğinde ise 500 – 600 kadar folikül bulunur. İşte bu son değer kadınların yaşamı boyunca her adet döngüsünde 1 adet şeklinde yumurtaya dönüştürülerek vücuttan dışarı adet kanaması ile birlikte atılmaktadır. Eğer döllenme gerçekleşirse 9 ay boyunca foliküller olgunlaşmaz ve bebek tek bir yumurtanın sperm ile birleşmesi sonucu rahimde bölünerek çoğalır, gelişir ve büyür.
Adet Olurken Vücutta Ne Gibi Değişiklikler Olur?
Adet kanaması, beyinde bulunan hipotalamus isimli bölgenin GnRH isimli ve Hipofiz Bezi’nden folikülleri uyaran (FSH) bir hormonun salgılanması ile başlar.
Bu hormon yumurtalıkların içerisinde yer alan foliküllerden birinin olgunlaşarak yumurta (kadın üreme hücresi) haline gelmesini sağlar.
Yumurta tamamen olgun hale geldiğinde Yumurtalıklarda üretilen ‘Östrojen’ hormonu rahim içini yumurtanın döllendikten sonra tutunabilmesi için hazırlanmasını sağlar.
Bu esnada Hipofiz Bezi’nden LH aslı bir hormon daha salgılanır. Bu hormonun görevi yumurta hücresini saran folikül kesesinin çatlamasını sağlar. Yumurta artık serbest hale gelir. Bu da ‘Ovulasyon’ veya ‘Yumurtalama’ olarak adlandırılan iki adet döngüsünün tam orta günlerinde (14 – 15. gün) gerçekleşmektedir.
Eğer bu günlerde yumurta ile sperm birleşirse döllenme gerçekleşir ve gebelik süreci başlar. Bu durumda hormonlar yeni bir adet döngüsünün oluşmasını baskılayan farklı hormonları salgılar ve 9 ay boyunca adet döngüsü durdurulur.
Eğer gebelik olmazsa rahim içi duvarı yenilenmek üzere dökülür ve yumurta hücresi kanama ile birlikte vücuttan dışarı atılır.